Türkiye’nin Kıbrıs’a 1974’te barışı getirdiğini ve halen daha sürmekte olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Büyük bir başarı ile Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştiriliyor, o günden bu güne Kıbrıs Türk’ü bağımsızlığı, özgürlüğü ve hürriyetiyle yaşamaya devam ediyor. Türkiye’nin askerleri gelmeseydi Kıbrıs’ta bir tane Türk kalmazdı. Bugün Kıbrıs bir Yunan adası olurdu" dedi.
Programları kapsamında Elazığ’da bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş’ı makamında ziyaret etti. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, daha sonra Fırat Üniversitesinde düzenlenen "Geçmişten günümüze Kıbrıs Türk’ünün Mücadelesi" konferansına katıldı. Konferansa KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın yanı sıra Vali Erkaya Yırık, AK Parti milletvekilleri Metin Bulut, Sermin Balık, Zülfü Demirbağ, FÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, Kıbrıs gazileri ve akademisyenler katıldı.
Programda konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, geçmişi unutmanın mümkün olmadığını söyledi. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Çünkü bütün davamızın ve mücadelemizin altyapısı oradan başlar. Türkiye acaba ne zaman gelecek. O mücadele yılların Kıbrıs Türkü’nün direnirken, müthiş bir mücadele veren Kıbrıs Türk halkı her zaman Türkiye’yi yanında bulmuştur. Türkiye’den gelen öğretmenler, teşkilat insanları, her türlü yardım ve katkı ile ayakta durabildik. Bildiğiniz gibi 15 Temmuz 1974’te ikinci bir anayasal darbe gerçekleşti. Anayasal darbe diyorum, çünkü 1960 yılında Kıbrıs Kuruluş Anlaşmalarından Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşundan hemen sonra Kanlı Noel ile silah zoruyla Kıbrıs Türkleri, devletin dışına atan Rum Yunan ikilisi gibi EOKA’cılar, bir anayasal darbe gerçekleştirmiştir. Garantör ülkeleri tekrar düzenin sağlanması için çağrıda bulunuyordu. İngiltere hiç bulaşmadı. İngiltere’nin 2 üssü halen var. İngiltere bugün Avrupa Birliğinden çekişmiştir. Güney Kıbrıs Avrupa Birliğinin bir parçası ama İngiltere’nin üslerine kimse dokunmuyor. Hiçbir zaman tartışma konusu olmaz. Haliyle İngiltere bulaşmadı. İngiltere’nin askeri de vardı, gücü de vardı. Müdahale edebilirdi. Kıbrıslı Türklere yönelik bütün bu hareketleri bir bakıma sonlandırabilirdi. Biz o oyunları geçirdik ve tüm bunları mücadele yılları olarak adlandırabiliriz. Dolasıyla ilk anayasal darbe Kanlı Noel ile oluyor. 15 Temmuz 1974’te Yunanistan’daki cunta Makarios’un hareketlerini yeterli bulmuyorlar. Makarios’un siyaseti Kıbrıs’ı yavaş yavaş Türk’leri göç ettirmek suretiyle tüm ekonomik ve siyasi gücü kendisinde toplayarak yavaş yavaş Yunanistan çekilmek gibi bir siyaseti vardı. Derhal Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için hareket gerekiyordu. O zamanın generalleri, Yunan cuntası Makarios’a karşı darbe yapıyorlar. Bir bakıma ENOSİS ilan ediliyor. Yani artık Kıbrıs Yunanistan’a bağlanmıştır. Dalasıyla milli hedef o hayal olarak gerçekleşmiş oluyor. İşte o zaman Türkiye bu işi ciddiye aldı. Merhum Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan, derhal gerekli temasları yaptılar. İngiltere ile münasebete geçmişler. Birtakım caydırıcı mektuplar ve mesajlar gelmiş olabilir. Hatta o zamanın İngiltere’nin Dışişleri Bakanı ’Sakın ola bulaşmayınız, Türkiye Kıbrıs’a girerse gerçekten başı çok ağrıyacak’ demiş. Ama Türkiye kararını vermiştir. 1974’ün 20 Temmuz sabahında Mehmetçik adaya çıkıyor. Büyük bir başarı ile Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştiriliyor. O günden bu güne Kıbrıs Türkü bağımsızlığı, özgürlüğü ve hürriyetiyle yaşamaya devam ediyor. Kıbrıs Barış Harekatının birkaç komutanından biri de Bedrettin Demiral Paşadır. O da Nihat İlhan’ın teyzesinin oğludur. Elazığ’ın da Kıbrıs’a bağları işte bu şekilde yoğunlaşma devam ediyor” diye konuştu.
"Bu mücadele kolay olmadı, büyük bedeller ödendi"
1974’ten sonra Kıbrıs’ta mücadelenin devam ettiğini aktaran KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Türkler bağımsızlıkların, özgürlüklerine ulaştılar. Bizim için tekrar hayat başlıyor. Düşünün yarınınız bilemezsiniz. EOKA’cılar, teröristler gelip ne yapacaklar, Yunanistan nasıl hareket edecek, bilemediğiniz bir ortamda ansızın bir barış harekatı ile Kıbrıs Türkleri özgürlük ve bağımsızlıklarına kavuştu. Zürih toplantılarında bir anlaşma ile Türkler tamamen Kuzey’e göç ediyor. Kuzey’de kalan Rumlar, Güney’e göç ediyor. Bu bizlerin huzuru için önemli bir gelişmeydi. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak siyasal anlamda kökleşme devletin daha da güçlü hale gelmesi ve o günden bu güne yaşananlar Kıbrıs’ta yerleşmeler başladı. Bir bakımdan cemaat statüsünden bir devlet sahibi bir cumhuriyet sahibi olundu. Doğu Akdeniz’de yaşananlarda bu mücadelenin ne kadar kutsal ve değerli olduğunu, millet için ne kadar hayırlı olduğunu hep birlikte görüyoruz. Bir kez daha şehitlerimizi anmak istiyorum. Çünkü bu mücadele kolay olmadı. Büyük bedeller ödendi" şeklinde konuştu.
"1974’ten sonra hiç kan dökülmemiştir"
1974’ten sonra dünyaya bunu kabul ettirmenin önemli olduğunu dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Rumlar sürekli olarak Türkiye Kıbrıs’ı işgal ettiği nokrasında bize göre fevkalade yanlış ve anayasaya da aykırı şekilde bir siyaset yaptılar. Biz tabi Kıbrıslı Türkler olarak Türkiye’nin desteği ile devletimizi güçlendiremeye devam ettik. Türkiye Kıbrıs’a 1974’te barışı getirdi ve halen sürmektedir. Çünkü bazı muhalifler Kıbrıs’ta barış istiyoruz dediklerinde biz bunlara soruyoruz, barış nedir diye. Çünkü Kıbrıs’ta 1974’ten sonra hiç kan dökülmemiştir. Kıbrıs’ın tarihinde bu kadar güvenlik içerisinde yaşanmış bir dönem hemen hemen yoktur. Her dönem isyanlar ve hareketler olmuştur. 1930’lu yıllardan 1974’e kadar şehitlerimiz ve hadiseler olmuştur” şeklinde konuştu.
Egemenliği kabul ettirememeleri durumunda uzun vadede aynı tehlikelerin beklediğini vurgulayan KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "Yıllardır federasyon görüşmeleri içerisinde niyet edilen tek egemenlik çatısı altında bizleri bir bakıma Rum’a yama yapmaktır. Biz buna hiçbir zaman müsaade etmeyiz. Büyük Türk milletinin Kıbrıs’ta yaşayan uzantısı , Kıbrıs Türkleri olarak 85 milyon bugündür. Yarın 90 inşallah 15 sene sonra 100 milyonla büyük Türkiye Cumhuriyeti’dir. Hava temiz olduğunda net olarak Torosları görebiliyorsunuz. O kadar yakın. Anamur’dan bugün asrın projesi olarak su götürülmüştür. O kadar yakın bağlar var. Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler, enerji kaynakları bakımından, stratejik olarak gerek mavi vatandan gerek hava sahasından Libya’ya kadar uzanan bu bölgenin stratejik önemine baktığımız da Türk hükümeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da söyledikleri ve duruş bundan sonra bizim politikamız Kıbrıs’ta egemenliğimizin devamıdır" dedi.
"Kıbrıs’ı bir bütün olarak Avrupa Birliğine almak ve Türkiye’nin oradaki bağlarını tamamen koparmak istiyorlar"
Annan çözüm programı hakkında konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, şu ifadeleri kullandı:
"Büyük bir fedakarlık, orada Kıbrıs Türklerini bekleyen büyük sıkıntılar, Türkiye için de vardı ama işte biz uzlaşma, çözüm ve insanlık için evet dedik. Rumlar tüm bu telkinlere rağmen hayır dedi. Karşılığında ne oldu. Hayır diyenlere mükafat Avrupa Birliğine gidiyorlar. Kıbrıs Türk halkına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen ekranlarda söyledi. Kıbrıs Türkleri üzerinden bu izolasyonlar, engeller, ambargolar kaldırılacak, direkt uçuşlar, ticaret, her türlü baskıların kaldırılması en azından evet diyeceğimiz için böyle bir rahatlığa kavuşacaktı. Hiç bir şey olmadı, verdikleri sözün hiçbirini tutmadılar. Çünkü oyun ve niyet kötü. Ben açık ve net bunu görüyorum. Yunanistan ve Kıbrıs Rumları Avrupa Birliğindedir, Türkiye dışında. Federal bir cumhuriyetle Kıbrıs’ı bir bütün Avrupa Birliğine almak ve Türkiye’nin oradaki bağlarını tamamen koparmak istiyorlar. Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarma, tüm oyun budur. Vefayı bir kenara bırakın. Türkiye’nin desteği olmasa, o mücadele yıllarında Türkiye’nin askerleri gelmeseydi Kıbrıs’ta bir tane Türk kalmazdı. Bugün Kıbrıs bir Yunan adası olurdu. Kıbrıs Türk’leri ile Türkiye Cumhuriyeti beraber yürüttüğü bu davanın bu şekilde sürdürülmesi, bizim ulusal çıkarlarımızdır. Ulusal haysiyetimiz ve onurumuzdur. Biz asla Kıbrıs Türk’leri olarak böyle bir oyuna gelmeyiz, gelmemeliyiz Avrupa Birliği uğruna tamamıyla Türkiye Cumhuriyet ile bağlarımızın kopartılması bizim zaman içerisinde Avrupa Birliği içerisine eritilmemiz yok edilmemiz anlamına gelir."
Program sonunda KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş tarafından fahri doktora unvanı verildi. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’a, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları tarafından da fahri hemşerilik beratı verilip 8 köşeli kasket hediye edildi.