Sevgili okuyucularımız bugünkü yazımızda çok yaygın bir müessese olan '' Mal rejimi, TMK' de düzenlenen mal rejimleri, paylaşmalı Mal ayrılığı rejimi, mal ortaklığı rejimi, olağanüstü mal rejimi, Yasal Mal Rejimi Nedir? , Edinilmiş mallara katılma rejimi , Eşlerin edinilmiş ve kişisel malları , evlilik sözleşmesi nedir? niçin ve nasıl yapılır ? mal rejiminin sona ermesi ve malların paylaştırılması ve son olarak Boşanmada Mal Paylaşımı Davası(Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası)" hususunu izah etmeye çalışacağız. İyi okumalar dilerim.
1- MAL REJİMİ NEDİR ?
Mal rejimi, evlenen bir çiftin evlilik boyunca edineceği malların, evlilik birliği süresinde yönetimi ve evlilik birliğinin boşanma, ölüm vb. başkaca bir sebep nedeniyle sona ermesi halinde bu malların eşler arasında nasıl paylaşılacağını düzenleyen hukuki bir statüdür. Taraflar evlenme aşamasında veya sonrasında, halk arasında hatalı olarak evlilik sözleşmesi adıyla bilinen mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Türk hukuk sistemimizde evlenecek olan eşlerin, Türk Medeni Kanunumuzda sınırlı olarak sayılmış olan mal rejimlerinin dışında başkaca bir hukuki statü üzerinde anlaşma sağlamaları halinde yapacakları bu sözleşme hükümsüz olacaktır. Dolayısıyla ülkemizde, yalnızca Türk Medeni Kanunumuzda sayılmış olan mal rejimleri tercih edilebilir.
2- TMK' de düzenlenen mal rejimleri, Yasal Mal Rejimi Nedir?
Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmiş olan mal rejimleri: Edinilmiş mallara katılma rejimi, Mal ayrılığı rejimi, Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, Mal ortaklığı rejimi ve Olağanüstü mal rejimidir.
a) Yasal Mal Rejimi Yasal mal rejimi, yukarıda değinmiş olduğumuz üzere 01.01.2002 sonrası evlilikler ile 01.01.2002 öncesi evlenilmiş olsa dahi bu tarihten sonra devam eden evlilikler açısından edinilmiş mallara katılma rejimidir. Dolayısıyla taraflarca herhangi bir mal rejiminin seçilmemesi halinde uygulanacak mal rejimi: Edinilmiş mallara katılma rejimidir. Edinilmiş mallara katılma rejimine göre, eşlerin evlilik birliği içerisinde sahip oldukları ve kişisel malları sayılmayan tüm mallar, birlikte yönetilir ve boşanma halinde mal kimin üstüne kayıtlı ise, diğer eşin o mal üzerinde eşit oranda katılma alacağı olduğu kabul edilir.
b) Seçimlik Mal Rejimleri Seçimlik mal rejimleri, taraflarca tercih edilmeleri halinde geçerli ve usulüne uygun mal rejimi sözleşmesi yapılarak seçilebilen mal rejimleridir. Mal rejimi sözleşmesi ile seçilen seçimlik mal rejimlerinin hükümlerinin geriye yürümesi, Yargıtay kararlarına göre mümkün değildir. Bu nedenle seçimlik mal rejimleri, mal rejimi sözleşmesinin yapıldığı tarihten sonrasını etkilemektedir.
b.1) Mal Ayrılığı Rejimi Mal ayrılığı rejiminde herkes kendi sahip olduğu malın tek başına malikidir.
Bu anlamda yasal sınırlar içerisinde her iki eş de, sahip oldukları malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.
Boşanma halinde diğer eşin katılma alacağı alması söz konusu olamaz.
Diğer eş, yalnızca mal sahibi olan eşin malvarlığına katkıda bulunduğu kadarıyla katkı payı alacağı ve değer artış payı alacağı alabilir.
b.2) Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi Paylaşmalı mal ayrılığı, hukuki statü itibariyle mal ayrılığı ve edinilmiş mallara katılma rejimi arasında bir mal rejimi düzenlemesi getirmiştir.
Bu anlamda paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, edinilmiş mallara katılma ve mal ayrılığı rejimlerinin her ikisiyle de benzeşen bazı hükümleri ihtiva eder.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından sonra eşlerden herhangi birisi tarafından edinilmiş olup ailenin ortak kullanımına özgülenmiş olan mallar ile ailenin ekonomik geleceğine ilişkin olarak yapılmış olan yatırımlar veya bunların yerine geçen değerler, mal rejiminin sona ermesi halinde hangi eş tarafından alındığına bakılmaksızın eşler arasında eşit bir şekilde paylaştırılır.
Bunun yanında eşlerden biri, diğer eşe ait olan paylaştırma dışı malların edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunduğu ölçüde, hakkaniyete uygun bir şekilde katkısı oranında talepte bulunabilecektir.
b.3) Mal Ortaklığı Rejimi Mal ortaklığı rejiminde ortaklık malları ve eşlerin kişisel malları vardır; mal ortaklığı rejimi de kendi arasında genel mal ortaklığı rejimi ve sınırlı mal ortaklığı rejimi olarak ikiye ayrılır.
Mal ortaklığı rejiminde ortaklık malları, genel itibariyle mülkiyet tiplerinden elbirliğiyle mülkiyeti andırmaktadır.
c) Olağanüstü Mal Rejimi Olağanüstü mal rejimi, çeşitli hallerde söz konusu olan ve mal rejimi sözleşmesinden ziyade, kanundan kaynaklı olarak doğan bir mal rejimi türüdür. Olağanüstü mal rejimi: Haklı sebeplerin varlığı halinde, eşlerden birinin talebi üzerine hakim tarafından, Cebri icra halinde kanundan kaynaklı olarak kendiliğinden veya taraflardan birinin istemi üzerine hakim tarafından, Önceki rejimin tasfiyesi halinde kanundan kaynaklı olarak doğmaktadır.
3- EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ VE KİŞİSEL MALLAR ?
Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar. Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bu anlamda miras malları ve bağış yoluyla edinilen malların edinilmiş mal kapsamında sayılması mümkün değildir. Edinilmiş mallar, Türk Medeni Kanunumuzun 219. Maddesinde açıklanmış ve maddeler halinde sayılmıştır. Türk Medeni Kanunumuzun 219. Maddesine Göre: "Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler." Eşler, halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen mal rejimi sözleşmesiyle, kendi aralarında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi yerine, seçimlik mal rejimlerinden birinin uygulanmasını tercih edebilirler.
Kişisel mallar, Türk Medeni Kanunumuzun 220. maddesinde düzenlenmiş olup, eşlerin kendi kişisel kullanımlarına ait mallardır ve edinilmiş mallara katılma rejiminde paylaşıma dahil edilmezler.
Türk Medeni Kanunumuzun 220. Maddesine Göre:"Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3. Manevî tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler." Yani; eşlerin evlilik öncesi malları, eşlerin manevi tazminat alacakları(kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan), eşlerin miras yoluyla geçen malları, kişisel malların yerine geçen değerler bütünü, eşlerden birinin karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği mallar ve niteliği gereği eşlerden birinin kişisel kullanımına yarayan eşyalar edinilmiş mal sayılmayacak ve tasfiyede hesaba katılmayacaklardır. Bu durum kanunla düzenlenmiştir. Bunun yanında eşlerin sözleşmeyle kişisel mal sayabileceği mallar da söz konusudur ve kanunda belirtilmiştir: Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler. Yine eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler.
4- EVLİLİK SÖZLEŞMESİ NEDİR? NİÇİN VE NASIL YAPILIR ?
Evlilik sözleşmesi, halk arasında tarafların evlilik birliğini kurmadan önce aralarında anlaşarak, boşanmanın sonuçlarını belirledikleri sözleşme olarak bilinir. Ancak evlilik sözleşmesi, tarafların boşanmanın tüm sonuçlarını belirleyebilecekleri veya evlilik birliği içerisinde kurallar koyabilecekleri bir sözleşme değildir. Evlilik sözleşmesi Türk Medeni Kanunu‘nda mal rejimi sözleşmesi şeklinde düzenlenmiştir. Bu sözleşme tarafların evliliğin sona ermesi halinde gelecekte yaşanabilecek mal paylaşımı problemlerini çözmeye yaramaktadır. Hukukumuzda her ne kadar sözleşme serbestisi ilkesi mevcut olsa da kanunen bazı sınırlamalar getirilmiştir. Buna göre, sözleşmenin konusu; kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamalı, kamu düzenine aykırı olmamalı, kişilik haklarına aykırı olmamalı ve sözleşmenin konusu imkansız olmamalıdır. Bu şartlara bağlı ve ancak kanunda belirlenen şekilde taraflar aralarında sözleşme yapabileceklerdir. Evlilik sözleşmesinin kanunun aradığı şartlara uygun olması gerekmektedir. Günümüzde bazen taraflar evlilik öncesinde birbirlerine şartlar ileri sürüp, vaatlerde bulunabilmektedir. Örneğin, evlilik öncesinde tarafların müşterek çocuğu bulunmazken, eğer bir boşanma gerçekleşirse çocukların velayetinin anneye verileceği veya taraflardan birinin zina eyleminde bulunması durumunda karşı tarafın tazminat isteyemeyeceği hususunda anlaşılması halinde söz konusu maddeler hukuken geçersiz olacaktır. Nitekim kanunen kişilerin doğmamış haklarından feragat etmeleri mümkün değildir. Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen geçerli olarak yapılabilen asıl sözleşme Türk Medeni Kanununun 203. maddesinde hüküm altına alınan mal rejimi sözleşmesidir. 2002 yılında Türk Medeni Kanununda yapılan değişiklikle evlilik birliğindeki mallar için edinilmiş mallara katılma rejimi benimsenmiştir. Ancak eşler her zaman anlaşıp sözleşme yaparak bu mal rejimini değiştirebileceklerdir. Tarafların araların anlaşarak sözleşmeye bağlayabilecekleri hükümler boşanmanın ardından uygulanacak mal rejimi hakkında olabilecektir.
5- MAL REJİMİNİN SONA ERMESİ VE MALLARIN PAYLAŞTIRILMASI
Medeni Yasamız gereğince evlilikte yasal mal rejimi “Edinilmiş Mallara Katılma” sistemidir. Bu sistemde evlilik içinde edinilen mallar, belli koşullarla paylaşıma tabidir. Sistem evlilik üzerine kurulu olduğu için evliliğin sona ermesi ile mal rejimi de sona erecek ve tasfiyesi istenebilecektir. Ayrıca evlilik devam ederken de mal rejimini sona erdirmek mümkündür. Mal rejiminin sonlandığı nedene göre, sona erme anı farklıdır. Boşanma davası açıldığı takdirde, mahkemenin vereceği boşanma kararının kesinleşmesiyle ve dava tarihi itibariyle mal rejimi sona erer. Yani eşler boşandıkları takdirde, boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle edinmiş oldukları malları paylaşacaklardır. Boşanma davası kabul edilmez ve boşanma gerçekleşmezse evlilik ve mal rejimi devam etmektedir. Eşler dava sürecinde dava ile birlikte mal rejiminin değiştirilmesi ile ilgili bir tedbir istememişlerse kaybedilen boşanma dava sürecinde edinilen mallar evlilik içinde edinilen mallar gibi değerlendirilecektir.
Evlilik taraflardan birinin ölümü ile sona erdiği takdirde, eşler birbirlerinin mirasçısı olmaktadırlar. Ancak evlikte geçerli olan edinilmiş mallara katılma sistemi gereğince mal rejimi ölümle sona erdiğinden, miras paylarının uygulanacağı mal miktarı değişebilecektir. Daha açık anlatımla, eşlerden birinin ölümü ile sağ kalan eş öncelikle mal rejimin tasfiyesini, daha sonra mirasın paylaştırılmasını isteyebilir. Bu durumda sağ kalan eş öncelikle evlilik mallarından tasfiye payını alacak, geriye kalandan da miras payını talep edebilecektir. Tabi ki bunun uygulanabilmesi için sağ kalan eşin, vefatı takiben mal rejimi tasfiyesi için dava açması ve mirasın tasfiyesinin bu davanın sonuna kadar durdurulmasını istemesi gerekmektedir. Çünkü eşin vefatı ile mirasçılar tarafından istenen veraset belgesi düzenlenirken, evlilik mal rejiminin tasfiyesi kendiliğinden değerlendirilmemektedir. Eşlerin evlilik devam ederken mal rejimini değiştirmeleri mümkündür.
Eşlerin yasal mal rejimi olan “Edinilmiş Mallara Katılma” sitemi dışında bir sistemi kabul etmeleri ve bu konuda bir sözleşme düzenlemeleri halinde sözleşme tarihi itibariyle yasal mal rejimi sona erer. Eşler bunu kendi rızaları ile yapabilecekleri gibi, eşlerden birinin talebi üzerine Aile Mahkemeleri de mal rejiminin değiştirilmesine karar verebilir. Eşlerden birinin ekonomik anlamda kötü yaşamı, kumar gibi alışkanlıkları bulunması, borca batık olması gibi haklı nedenleri bulunduğunu kanıtlaması durumunda mahkemenin vereceği karar doğrultusunda ve mahkemenin belirleyeceği zaman itibariyle mal rejimi sona erer. Son olarak evliliğin iptal edilmesine mahkemece karar verilmesi halinde iptal davası tarihi itibariyle mal rejimi sona erer. Mal rejimin sona ermesinin anlamı evlilik içinde edinilmiş malların paylaşımının yapılması, kısaca evlilik ortaklığının malen tasfiyesidir. Hemen belirtelim ki yukarıda açıklanan tüm mal rejimi sona erme hallerinde, tasfiye için dava açmak gereklidir.
6- BOŞANMADA MAL PAYLAŞIMI DAVASI(MAL REJİMİNİN TASFİYESİ DAVASI)
Mal rejiminin tasfiyesi davası, boşanma davası ile birlikte açılabilir ancak davanın görülmesi için boşanma kararının kesinleşmesi bekleneceğinden dolayı, boşanma davası bekletici mesele yapılır ve boşanma davasından sonra görülür. İlgili dava Aile Mahkemesi’nde nispi harç ödenerek açılır. Boşanma davası boyunca mal paylaşımı davasının görülemeyecek olmasından kaynaklı olarak niçin boşanma ile birlikte açıldığı merak konusu olabilir, bunun sebebi, boşanma davası boyunca diğer eşin mal kaçırmasının önlenmesi amacıyla, o eşe ait malvarlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasının sağlanmasıdır.